Dünya'daki görülebilir en güzel günbatm Erythrai'dadir.''Eflatun''

Erythrai

Anasayfa
Erythrai
Baglantilar
Contact Me

Tarihi eserleri korurken yaşatmanın, tanıtırken kazanmanın, sevmenin ve sahip çıkmanın ortak bir noktası mutlaka bulunmalı. Dünya bunun savaşını veriyor.

Erythrai için de geç olmasın!!!!

ildiri-resimleri3.jpg

 

ildir1.jpg

Erythrai, Rhadamanthys oğlu Erythros önderliğinde bölgeye göç eden Giritlilerce kurulmuştu. Daha sonraları Atina hükümeti ve kralının soyundan gelen yetkililerden güç almış, M.Ö. 9. yüzyılda kurulan siyasi birliğe üye olmuş, bu dönemde ekonomik ve politik anlamda oldukça güçlü bir şehir devleti haline gelmişti. Kentte Hitit, Lidya, Bergama krallığı, Yunan, Roma, Bizans ve hatta Pers uygarlıklarının etkileri görülmektedir. Anadolu’ya yayılan Pers akınları döneminde Erythrai kentinin büyük tahrip gördüğü, Bizans İmparatorluğu döneminde kentin önemini giderek yitirdiği, Chios ile daima ekonomik ve ticari üstünlük çekişmelerinin yaşandığı bilinmektedir.

Bulguların yol açtığı genel kanıya göre, Erythrai’nin ilk önce Ilıca Kaleburnu olan birinci yerleşim yeri, (M.Ö. 14. yüzyıl), daha sonra tatlı suyun akmakta olduğu, Aleon Deresi yanına, bugünün Ildırı Köyü olarak bilinen bölgeye taşınmış ve bu ikinci yerleşimde kenetlenmiştir.

Fenike’den hediye olarak gönderilen Herakles (Herkül) heykeli, Fenike ile bağlarını, Athena tapınağı Yunan egemenliğini, Roma villaları Roma İmparatorluğu izlerini, Bizans Kilisesi Bizans dönemini yansıtır.

Efsanede Herkül Heykeli’nin Erythrai’ye hediye olarak yollandığı, ancak Chios ile bu sebepten büyük husumet yaşandığı söylenir. Heykeli taşıyan tekne, halatlarla Chıos’a çekilmeye çalışılır. Ancak Erythraili kadınlar, saçlarını kesip bir halat örmüş ve bu halat yardımıyla heykeli kıyılarına kadar çekmeyi başarmışlardı.  

Erythros Yunan lisanında “Kızıl” anlamına gelir. Şaşırtıcı bir biçimde Ildırı toprakları, Ildırı köylüsü birçok kadın ve kızın saçları, gün batımında denizi ve göğü de kızıldır.

2.5 – 3 kilometre kıyı şeridi ve toplamda şehri çevreleyen 8 kilometrelik sur duvarı M.Ö. 4. asra aittir. Döneminin denizcilik, ticaret ve sosyal alanlarına hakim önemli bir liman kentiydi. Geçmişte bölgede yaşanan büyük depremlerden önemli ölçüde zarar gördüğü anlaşılıyor. Zamanla gücünün azaldığı zaman içinde kalitesini kaybetmiş şekilde basılmış sikkelerden de takip edilebilen şehrin, önemli sanat eserleri de dönemin güçlü devletlerince alınıp kendi başkentlerine taşındığı ve halen Avrupa’da Avrupa’da sergilendiği bilinmektedir. Örneğin M.Ö. 80’lerde, Roma İmparatorluğu’nun hakimiyeti altında kaldığı, kıyı Ege kentlerinin birçoğundan toplattığı resim, heykel gibi sanat eserlerini İtalya’ya götürdüğü kaydedilmiştir.

M.S. 26’dan itibaren Erythrai ciddi depremlerle yıkıma uğramış, M.S. 300’lerde sahip olduğu kudreti neredeyse tamamen kaybetmiştir.

Bizans döneminde gücü oldukça zayıflayan şehrin, Osmanlı hakimiyetinde küçük bir Rum köyü olduğu, mütevazi bir şekilde ziraat ve balıkçılıkla geçindiği, her hangi bir sosyal ve ekonomik etkinliği kalmadığı gözleniyor. Bu dönemde yörenin en yaygın ziraatı sakız ve bağ üzerine oturmuştu.

Nihayet mübadeleden sonra buraya yerleşen çoğunluğu Selanikli göçmenler, köyün en son sakinleriydi. Bir süre sonra köyde ısıtma salgını yaşandı ve birkaç hane dışında köy tekrar terk edildi. Zamanla bu insanlar, kendilerine yerleşim yeri olarak verilen bu köye geri döndü. Yine balıkçılık ve ziraat onların geçim kaynağı oldu. Köylünün bu gün başlıca geliri enginar üretimindedir.

Köylü birinci derece arkeolojik sit alanı üzerinde yaşamanın zorluklarını yaşıyor. Köy konutları Erythrai antik kent yıkıntılarından alınmış taşlarla yapılmış eski Rum evleri. Bu anlamda hem yer, hem binalar, hem de bu eski binaların yapım malzemeleri tarihidir. Şu an üst üste yerleşmiş iki farklı dönemin yapılarında yaşamak Ildırı sakinleri için gerçekten zor.

Yüzyıllar boyunca çoğu toprak altında beklemiş kent harabeleri, 1964’ten itibaren yürütülen kazı çalışmalarıyla günışığına çıkarılmış. Bu kazılar Sayın Cevdet Bayburtoğlu ve Sayın Ekrem Akurgal önderliğinde 1979 yılına dek sürdürülmüş. O günden bu zamana dek Erythrai’de herhangi bir restorasyon yapılmamıştır.

Açığa çıkan eserlerin başlıcaları; Antik Tiyatro, Bizans Kilisesi, Athena Tapınağı’dır. Bununla birlikte Roma Villa kalıntıları, bunlara ait olduğu düşünülen zemin mozaikleri, Agora (depo) kalıntıları, sarnıç, hamam, Efes tipi başlık ve kaideler dikkat çekmektedir. Kentin eşsiz zemin mozaikleri uygun sunum ve güvenlik olanaklarının bulunmayışından toprak altında muhafaza edimliktedir.

2006 Ağustos itibariyle 27 yıl sonra tekrar başlanacak kazı ve restorasyon çalışmaları, Ankara Üniversitesi ve Prof. Dr. Coşkun Özgünel başkanlığında hazırlanan projeler ile 2003 yılından bu yana planlanmıştır. Bu uygulamaların uzun zaman ve emek gerektirecek top yekün bir iyileştirme olması hedefleniyor.

Planın içeriğinde, tiyatronun kültürel ve turistik amaçlı tahsisine olanak sağlayacak ölçüde yeniden oluşturulması söz konusu. Roma ve Helenistik dönem villalarının açığa çıkarılıp yamaç evlerine benzer bir görünümün tekrar oluşturulması planlanıyor. Önemli bir diğer husus da mozaikler ve diğer eserlerin kent içinde sergilenebilmesine imkan tanıyacak, gerekli koruma ve güvenlik önlemleri sağlanmış bir ortamda ziyarete açılarak, bir açık hava müzesine dönüştürülmesi. Böylece Çeşme turizmine kültürel açıdan büyük bir destek sağlanmış olacaktır.

Biz toplum olarak elimizdeki bu son derece önemli değerlerimizin kıymetini ne kadar biliyoruz? Ne zaman Zeugma, baraj gölü altında kalma riski yaşadı, ancak o zaman tüm Türkiye tarihi korumanın peşine düştü. Tüm Avrupa’nın hatta dünyanın gözü Zeugma’ya çevrildi. Hemen önümüzde duran ama onu kaybetme korkusu yaşamadan kıymetini anlayamadığımız o kadar çok ve o kadar güzel nicelerini ihmalimize kurban ediyoruz. Bu ülke, bu topraklar bizim. Şimdi Efes’in turizme katkısını bir düşünelim. Biz Çeşme olarak yıllardır, Efes kadar büyük bir tarihi mirasa sahibiz. Ona ne kadar sahip çıktık?

Herkesi, sadece kendimiz için değil tüm dünyanın ortak geçmişi ve bu olguları görmeye, bilmeye hakkı olan gelecek kuşaklar için biraz daha özenli olmaya davet ediyorum. Erythrai’ye gidin. Orada benim gibi sizler de ruhunuzda eksik kalmış bambaşka bir güzellikle tanışacaksınız.

 

7744416.jpg
güneş batarken ildiri sahil...

 

Bilinen, 13 kent, Milet, Milet’in kuzeydoğusundaki Myus, Priene (Gülbahçe), Selçuk’ta Efes, Klophan (Değirmendere), Teos (Sığacık), Teos yakınlarındaki Lebedos ve Klozomenai, Phokaia (Foça), Samos ve Chios (Sisam ve Sakız Adaları) ve Ildırı köyünün bulunduğu yer olan Erythrai’dir. Bu 12 kente daha sonra Smyrna da katılmış (İzmir), böylece İon uygarlığı 13 kentten oluşan bir devlet olmuştur

 

ılık bir yaz akşamı;    ıldırı....

ildiri-resimleri12.jpg